M.Kandazoğlu'ndan Mesaj

KANDAZOĞLU: TARİHİN sınıflandırılması açısından, geçmişten günümüze kadar gelen uzunca bir süreçte; İlk, Orta, Yeni ve Yakın olmak üzere üç çağ geçiren ve halihazırda dördüncüsünde bulunan dünyamız için yeni bir çağın açılma vakti gelmiştir. Yazının icadından Fransız İhtilali’ne kadar toplumsal dinamikleri yerinden oynatan değişiklikler, tarihin dönemlere ayrılmasında en büyük etkendir. En sonda söyleyeceğimi şimdiden dile getireyim. Bir spor adamı olarak en büyük arzum; onlarca, yüzlerce yıl geçtikten sonra bile nefes alıp vereceğimiz günlerin “Spor Çağı” olarak adlandırılmasıdır. Spor; kitlelere tesir etmede siyasetten bağımlılıkla mücadeleye, ekonomiden sosyal hayata kadar hangi kategori olursa olsun hepsinden daha meziyetli bir donanıma sahiptir. Kişiler arası ve uluslararası dengeleri sağlayan, taraflar arasında ilişki kurulmasına ön ayak olan bu gücün farkında olalım. Geçmişten gelen ve bizi bir adım öteye taşıyamayan alışkanlıklarımızı bırakıp değişime ve gelişime her zaman açık olalım.

“Spor adına en büyük problemimiz nedir” sorusuna yüzlerce cevap alırız. Aynı şekilde “Çözüm önerisi nedir” sorusuna da yüzlerce cevap alırız. Fakat iş, gelip bu önerileri hayata geçirmeye gelince insanlar bir anda sorumluluk almaktan kaçıyor, sorunlar ve çözümler sadece lafta kalmış oluyor. Ülkemizin spor kimliğini taşıyan herkese önemli görevler düşmektedir. Öncelikle ülkemizin bulunduğu konum, bize büyük düşünmemizi mecbur kılıyor. Fakat bizler, hala küçük detaylarla uğraşarak vakit kaybediyoruz. Bir yanımız çağ açmaktan söz ederken, diğer yanımız detaylarda boğulmamıza neden oluyor. Yerel ölçekte bakarsak belki ilk etapta Türkiye olarak bu hamleyi bir çırpıda gerçekleştiremeyebiliriz. Fakat Başkent olarak Ankara’ya yakışan Türkiye’nin sportif hedeflerine ulaşmasında bu kentin model olarak ele alınmasıdır. Dünyada en büyük tehlike, gençlerin hızlı bir şekilde birer bağımlı haline dönüşmeye başlamasıdır. Bu noktada bağımlılıkla mücadelede en etkin yolun spor olduğunu vakit kaybetmeden herkese anlatmamız gerekiyor. Bunun için gerekli olan tek şey modern tesislerdir. Belki dünyada bir “Spor Çağı” oluşturamayacak olsak da en azından Başkentimiz’de bu çağı açmış oluruz. Belki bir gün ortaya atmış olduğumuz bu düşünceyi model olarak herkes benimser ve “Spor Çağı”nın ilk meşalesini Başkent Ankara’dan yakmış oluruz.