Hava Durumu

Özgür Teoman Avni Balabanl'lı Üstadı Anlatıyor

DUYGUSAL ANLAR

Haber Giriş Tarihi: 03.09.2023 08:30
Haber Güncellenme Tarihi: 03.09.2023 08:51
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.sporankara.org
Özgür Teoman Avni Balabanl'lı Üstadı Anlatıyor

Avni Hocanın Ardından 

Futbolu yeni bırakmıştım, genç takımdan antrenörüm, “Özgür bu işi seviyorsun, gel antrenörlüğe başla, hem futboldan kopmamış olursun, hem de çocuklara hizmet edersin” diyerek öneride bulundu. Önerisine olumlu yaklaşınca başlangıç olarak İncirlispor Kulübünü işaret etti, bu kulübün güvenilir olduğunu, antrenörlüğe bir semt takımından başlamamın benim için daha iyi olacağını söyledi. Hocamın yönlendirmesi üzerine 1991 yılının soğuk bir Kasım ayı akşamı 19 Mayıs Stadının altında bulunan İncirlispor kulüp odasının kapısını çaldım. Kapıyı uzunca boylu bir çocuk açtı ve sıvaları yarı dökülmüş, bir floresan lamba ile aydınlatılmış, bir masa ile üç sandalyenin bulunduğu, daha sonra yıllarımı geçireceğim kulübün ön bölümüne beni buyur etti. Kapıyı açan çocuk gelme amacımı sorup Avni Hoca adında biriyle görüşmeye geldiğimi söyleyince “beş on dakikaya gelir” deyip bir duvarla ayrılmış giyinme soyunma bölümünün olduğu kısma, arkadaşlarının yanına gitti. Çocuklar arka bölümde gülüşüp şakalaşıyorlar, ben ön bölümde tam karşımda duvara monte edilmiş bir raf üzerinde bulunan kazanılmış kupaları inceliyorum. Yaklaşık on dakika kadar sonra kulübün kalın saçtan yapılmış kapısı açıldı, içeri üzerinde siyah bir deri mont, ayağında koyu renkli kumaş bir pantolon bulunan, hafif uzamış kirli sakallı, çatık kaşlı biri girdi. İçerideki gülüşmeler bir anda kesildi, derin bir sessizlik oldu. Avni Hocaya kendimi tanıttım, “geleceğin bana söylenmişti, hoş geldin, sen biraz bekle” deyip içeriden sonradan takım kaptanı olduğunu öğrendiğim bir çocuğu çağırdı. Herkesin bir top alıp (1) No’lu sahaya çıkması talimatını verdi. Çocuklar sahaya gidince baş başa kaldık. “Biz normalde kulübe semt dışından idareci ve antrenör almıyoruz, ancak referansın sağlam, yüksekokul okumuşsun, çocuklara futbol haricinde bir şeyler katarsın, sana bir ayrıcalık tanıyalım” dedikten sonra anlamını ve değerini sonradan çok daha iyi kavrayacağım bir cümle daha sarf etti: “Bizim bu kulüpteki önceliğimiz topluma insan kazanmak, futbol ve futbolculuk sonra gelir, baştan söylemiş olayım”. Kulübün farklı yaş grupları hakkında kısa bilgiler vermesinin ardından elinde 10-12 yaş aralığında olan ve çok yetenekli olduğunu düşündüğü 8-10 çocuk bulunduğunu, antrenörlüğe bu grup ile başlamamın uygun olacağını düşündüğünü ifade edip iki gün sonra yapılacak idmana gelmemi söyledi. Açıkçası Avni Hoca hakkında ilk izlenimim biraz sert ve otoriter bir insan olduğu yönündeydi. Yine de kararlı ve kendini net ifade eden üslubu beni etkilemişti. “Sırtımda yumurta küfesi yok ya, baktım olmuyor, bırakırım” diye düşünüp iki gün sonraki idmana çıkmaya karar verdim.  

 

Karşısındakinin düşüncelerini önemseyen demokrat bir kişilik… 

İdmanlara başladık. Avni Hoca beni özgür bırakıyor. İdman yaptığımız sahanın yanındaki kulübelerden birinde oturuyor, yaptırdığım idmanı dikkatle izliyor. Bazı idmanların bitiminde kulüp odasına geldiğimizde yaptırdığım idman hakkındaki düşüncelerini eleştiri formunda değil öneri formunda söylüyor. İdmanlara başlayalı iki ayı geçti, ama hala mesafeli. Ancak beni sonuna kadar dinliyor, geçmişten uygulamaya dair örnekler veriyor, antrenörlükte tek bir doğru olmadığını, farklı teknikleri denemenin yararlı olabileceğini söylüyor. 

Maddiyatla işi olmayan, özverili bir insan… 

Aradan bir müddet daha geçti. Bir idmanın bitiminde dış sahaların giriş kapısında yanıma gelip önümüzden kulüp odasına gitmekte olan bir sporcumuzu işaret edip, “Özgür farkında mısın bu çocuk neredeyse tüm idmanlara geç geliyor, okul çıkış saatini biliyorum, normal şartlarda gecikmemesi lazım, ayrıca hava soğuk olmasına rağmen genelde terli olarak geliyor, yol parası olmadığından yürüyerek geliyor olmasın?” diye sorud ve ekledi: “Şimdi ben sorarsam korkup çekinebilir, doğruyu söylemez, yanında takım arkadaşları olmadığında rencide etmeden durumunu bir sor bakalım. Bir sonraki idman bitiminde çocuğa sorduğumda durumun Avni Hocanın tahmin ettiği gibi olduğunu öğrenince yanına gittim. Cebindeki az miktardaki paranın bir kısmını çıkardı, gelecek idmana gelirken bir aylık otobüs bileti (o zamanlar otobüs kartı yok, küçük dikdörtgen şeklinde pembe kağıt biletler var) alıp çocuğa vermemi söyledi. Avni Hocanın maddiyatı önemsemeyen özverili kişiliğini öğrenmem bu olayla olmuştu.  

Paylaşmayı ilke edinmiş, içi insan sevgisiyle donanmış kocaman bir yürek…   

Zaman geçtikçe aramızdaki mesafe yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Futbol dışında çeşitli konular hakkında konuşuyoruz. Fark ediyorum ki gençliğinin geçtiği İncirli ve Piyangotepe semtlerinin 1980 öncesi siyasi ortamı ona çok şey katmış. Bu sayede öğrendiklerini gerçek hayattaki pratikle ilişkilendirebiliyor. Bir gün Çalışkanlar Spor Kulübünün önünden geçiyoruz. Rahmetli Sefa Hoca kendi kulübünün önünde bir tencerede çorba kaynatıyor. İdman bitiminde sporcularına içirecek. Avni Hoca bana dönüp yaptığının çok kıymetli bir şey olduğunu, paylaşımın sadece futbol sahasında topu paylaşmak olmayıp yaşamın her alanında olmasını gerektiğini söyledi. Anlıyorum ki oldukça gelişmiş bir toplumsal bilince sahip. Peşinden Yenimahalle Sahasında bir maç. Beraber yedek kulübesindeyiz. Hava yağmurlu ve soğuk. O zaman sahalar toprak ve drenaj olmadığı için zemin yer yer su birikintileriyle kaplı ve çamurlu. Bir ikili mücadelede rakip takım oyuncusu bizim oyuncumuzla çarpışıp su birikintisinin içine düştü. Tedavisi bizim kulübenin önünde yapılıyor. Avni Hoca üzerindeki yağmurluğu çıkarıp çocuğun sırtına koyuyor. Sert görünümünün ardında insan sevgisiyle dolu kocaman bir yürek. 

Sporcularının daima ve sonuna dek arkasında… 

Erkan isimli yetenekli bir oyuncumuz var. Yeteneği sayesinde Ankara Karmasına davet ediliyor. Karma idmanlarını Etimesgut’taki Şeker Fabrikasının içerisindeki çim sahada yapacak. Bu durumda oyuncumuzun vidalı çim saha kramponuna ihtiyacı oldu. Kulübümüzdeki kramponların hiçbiri çim saha kramponu değil. Avni Hoca beni çağırıp oyuncunun kendisini Karmaya farklı takımlardan davet edilen arkadaşlarının yanında kötü hissetmemesi için birkaç kapı yanımızdaki olanakları bizim kulübe nazaran çok daha iyi olan Petrolofisi’ne gönderip emaneten bir çift krampon istetti. Belki de Erkan’ın Ankara Karması’ndaki başarılı performansında etkisi olan çivili krampon ona Şekerspor’a transfer olma yolunu açmıştı. 

Bir sporcunun hayatını değiştiren doğru bir öngörü ve müdahale… 

Bir gün idmanın sonunda oyunculara aralarında maç yaptırıyoruz. “Özgür şu Mustafa çok yetenekli oyuncu, futboldan ekmek yer, ancak bir sorun var” dedi. Nedir diye sorduğumda, “bu çocuk meslek lisesine gidiyor, okuldan geç çıktığı için tüm idmanlara devam edemiyor, bu durumda aşama yapamaz” dedi. “İdman saatlerini değiştirelim diye çözüm önerdim, idmana geç başlarsak saha bulamayız, hiçbir verim alamayız” (o zamanlar takımların önceden belirlenmiş bir idman gün ve saati yok, aynı anda yarı sahada bazen üç takım birlikte idman yapmak zorundaydı) dedi. O halde ne yapacağız diye sorduğumda, ailesiyle görüşüp bir senesini yakacağız, Eylül ayında kaydını düz liseye aldıracağız diye cevapladı. Gerçekten oyuncu gösterdiği yoldan gitti, okulunu değiştirdi, belki eğitim hayatından bir sene kaybetti, ancak sonunda hem A milli takım oyuncusu olma şerefine nail oldu hem de Türkiye Süper Lig şampiyonu olan Bursaspor takımının oyuncusu olarak Türk futbol tarihine geçip takip eden sene Şampiyonlar Liginde futbol oynadı. Eğitim hayatında kaybettiği bir yılı ise üniversitede Beden Eğitimi Bölümünden mezun olarak telafi etti. 

Yaşamından sunduğum tüm bu kesitler Avni Hocanın insanı önceleyip maddiyatı bir yana bırakan, paylaşımcı, özverili kişilik özelliklerini ortaya koyan sadece birkaç örnek. Bir antrenör olarak mesleğini icra etmesindeki teknik yönüne gelince; biraz da yaşamını İncirlispor’a adamış olmasından kaynaklı kişisel tercihi sebebiyle değeri anlaşılamamış bir taktik zekaya sahipti. Bir sonraki maçı kafasında oynar, idman bitiminde kulüpte, evinde hep taktiksel varyasyonlara kafa yorardı. Ankara’daki çeşitli sahalara gider, okul ve kulüp takımlarının maçlarını seyreder, yetenekli oyuncuları not alırdı. Kısıtlı olanaklara karşın elindeki oyunculardan alınabilecek azami performansı alır, yetenekli oyuncusunun İncirlisporu aştığına inandığında mutlaka bir başka kulübe gitmesine ön ayak olurdu. Diğer alt yapı antrenörlerinden kendisini ayıran en önemli özelliği küçük yaştaki bir çocuğun ilerideki futbol yaşantısında hangi mevkide başarılı olabileceğini çok erken yaşta tespit etmesi ve takımın gerekirse istenilen skoru alamaması riskini göze alarak o mevkide ısrar etmesiydi. Oyuncuları yıllar içinde birkaç istisna haricinde ısrar ettiği mevkide daima başarılı oldular. Avni Hoca iyi bir antrenör olduğu gibi iyi de bir idareciydi. Yıllar boyu görev aldığı Ankara Amatör Kulüpleri Federasyonunda amatör futbolun daima nasıl daha ileri götürülebileceğinin gayretiyle çalıştı. Görevi esnasında objektifliğini ve birleştirici özelliğini daima korudu. 

Veda… 

Avni Hocanın kendisi için yaşamın anlamını teşkil eden amatör futbola adanmış onurlu ve emek dolu mücadelesine vedasında Ankara 19 Mayıs Stadının ve dış sahalarının yıkılması etkili oldu. Bir bakıma yuvası olan kulüp odasının yıkılması içe dönmesine yol açtı. Her ölüm erken ölümdür derler, Avni Hoca için çok daha erken. Cenazesinde eski bir sporcusunun, bugünün başarılı bir antrenörünün sarf ettiği cümlede yer alan “futbol bir yana bizlere adam olmayı öğretti” diye ifade ettiği ibarede yer alan yaşamındaki misyonunu başarılı bir şekilde yerine getirmiş olması zaten unutulmasını olanaksız kılıyor, buna bir cümle de ben ekleyip bitireyim: 

Ve Ankara futbolunda bir Avni Balabanlı gerçeği vardır…   

                                                                                              Özgür Teoman  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.